27 Eylül 2023 Çarşamba günü, MTMD heyeti TMB’ni ziyaret ederek TMB Başkanı Erdal Eren ile görüştü. Ziyarete MTMD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Suiçmez, Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Erdem ve derneğin Ankara’ daki üyelerinden Züleyha Özcan katıldılar.
Görüşmede derneğin son dönem yaptığı çalışmalardan söz edilirken, özellikle yurt dışında üstlenilen projelerde yaşanan, ciddi boyutlara ulaşmış işçi alacak davaları konusu gündeme getirildi. Bu konuda TMB’nin MTMD üyeleri için çok önem arz eden, yurt dışında üstlenilen projelerde istihdam edilen Türk işçiler ile yaşanan hukuki sorunlara kalıcı bir çözüm getirilmesine yönelik, yasal düzenlemeler konusunda yaptığı görüşmeler ve sonuçları hakkında bilgi alındı.
TMB tarafından MTMD ‘ye aktarılan bu konudaki yasal düzenlemelere ilişkin gelişmeleri aşağıda yeralmaktadır.
Yurt dışında üstlenilen projelerde istihdam edilen Türk işçiler ile yaşanan ve geçmiş dönemde ciddi boyutlara ulaşmış olan hukuki sorunlara kalıcı bir çözüm getirilmesine yönelik çalışmalar TMB tarafından ele alınmış ve ilgili bakanlıklar ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde konu dile getirilmiştir.
Yaşanan sorunun temelinde yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerinde hangi ülke hukuk kurallarının uygulanacağı bulunmaktadır. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 27. Maddesi; yurtdışında çalıştırılmak üzere istihdam edilen işçiler ile yapılan iş sözleşmelerinin, tarafların sözleşmede seçtikleri hukuka tâbi olacağını, tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde ise iş sözleşmesine “işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku” uygulanacağını hükme bağlamış olmasına karşın, işçilerin açmış olduğu davalarda, mahkemeler tarafından 5718 sayılı MÖHUK 5. maddesinde bahsi geçen kamu düzenine aykırılık gerekçeleri ile ilgili Türk hukuku en geniş anlamda yorumlanarak uygulanmaktadır.
Yargının ilk derece mahkemelerinde ve temyiz sürecinde farklı kararlarla karşılaşılması nedeniyle, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2020 yılında almış olduğu reform niteliğindeki Karar’da yer verilen değerlendirmelerin ve kriterlerin dikkate alınmasının temini için TMB tarafından Adalet Bakanlığı nezdinde girişimler gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda yapılan teknik içerikli çalışmaların yanı sıra TMB Başkanı, Adalet Bakanı ile bizzat görüşmüştür.
Bugün gelinen aşamada, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aynı konuda ancak farklı bir dosya ile ilgili olarak Bölge Adliye Mahkemesinin vermiş olduğu Türk hukukunun uygulanması doğrultusundaki direnme kararını bozmuştur. Böylece 2020 tarihli Yargıtay 9. Dairesi Kararı’nın genel içtihat haline getirilmesi talebine yönelik bir önemli adım daha atılmıştır. Söz konusu Kararın gerekçesinde yer alan bazı önemli hususlar aşağıda özetlenmektedir:
- Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini belirleyen kurallar 5718 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesinde genel olarak düzenlenmiş, devamında ise iş sözleşmeleri ve iş ilişkilerine ilişkin uyuşmazlıklar yönünden 44 üncü maddesinde özel kural öngörülmüştür.
- Mutad işyeri kavramından; işçinin işini fiilen yaptığı yer, işinin önemli bir kısmını yapmak için zamanını geçirdiği yer anlaşılmalıdır. İşçinin mutad işyeri belirlenirken sözleşme süresinin tamamında belirlenen tüm koşullar dikkate alınmalı, iş görme ediminin düzenli ve sürekli olarak ve bir bütün hâlinde nerede ifa edildiği tespit edilmelidir.
- Mutad işyeri hukuku hem hukuk seçimi yapılan hâllerde hem de hukuk seçiminin yapılmadığı veya geçersiz olduğu hâllerde mahkeme tarafından resen dikkate alınıp incelenmelidir
- Yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerinde taraflarca açık veya örtülü olarak bir hukuk seçimi yapılmadığı veya yapılan seçimin geçersiz olduğu hâllerde 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği daha sıkı ilişkili yer hukukunun uygulanması söz konusu olacaktır.
- Kanun koyucu yabancı hukukun uygulanmasının asıl olduğunu benimsemek suretiyle yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni müdahalesini sınırlı tutmuş ve yabancı hukukun uygulanmasına kamu düzeni sebebiyle engel olunmasının istisnai nitelikte olduğunu belirtmiştir. Bu yaklaşımla, yabancı hukukta yer alan bir düzenlemenin iç hukukta yer alan düzenlemeden farklı olmasının her zaman kamu düzenine aykırılık oluşturmayacağı kabul edilmiştir.
- Her emredici hükmün ihlali hâlinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Bu nedenle Türk Is mevzuatında yer alan kuralların emredici niteliği kamu düzeni müdahalesini her zaman gerektirmemekte olup hâkim yabancı hukukun uygulanması gerektiğini tespit ettiği takdirde yabancı hukukun ilgili hükümlerinin doğuracağı sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olup olmadığını incelemelidir.
- Yabancı hukukun uygulanmasını engelleyen hâllerden bir diğeri ise 5718 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinde düzenlenen doğrudan uygulanan kurallardır. Doğrudan uygulanan kurallar devletin mali, ekonomik ve sosyal politikalarını gerçekleştirmek amacıyla çıkardığı, kamu menfaati gözeten müdahaleci kurallardır. Ancak, işçiyi koruyan her kuralın doğrudan uygulanacak kural olmadığı, her kuralın getirilme amacı doğrultusunda ayrı değerlendirme yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
- Yabancı bir ülkede Türk işçisi çalıştırmak isteyen firmalara, yurtdışına çalıştırmak için götürmek istedikleri işçiler ile örneği Türkiye İş Kurumu tarafından hazırlanan iş sözleşmelerini imzalamaları ve akabinde Türkiye İş Kurumuna onaylatmaları şartı getirilmiştir. Yurtdışı iş sözleşmelerinde hukuk seçimine ilişkin hükümler de bulunmaktadır. İşçilerin Türkiye İş Kurumunun internet sayfasında yayınlanan bu sözleşme hükümlerini öğrenebilme imkânları bulunmaktadır.
- Yurtdışı iş sözleşmelerinde işverenin bilgi verme yükümlülüğüne yönelik maddelerin düzenleniş amacının çalışılan ülke mevzuatına aykırı işveren uygulamasının önüne geçmek olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla işverenin bilgi verme yükümlüğünü ihlal etmesi, uyuşmazlığa çalışılan ülke mevzuatının uygulanmasını engeller mahiyette görülemez.
- İşçi lehine yorum ilkesi yabancılık unsuru bulunan uyuşmazlıklarda ancak uygulanacak hukuk açıkça seçilmediğinde ve daha sıkı ilişkili hukukun tespiti bakımından gerektiğinde uygulanabilir. Ayrıca açık olmayan hükümlerin yorumlanmasında işçi lehine yorum yöntemine başvurulması mümkün olup yorum gerektirmeyecek kadar açık olan hükümlerin isçi lehine yorumlanması olanaklı değildir.
Özetlemek gerekirse; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı; yurtdışındaki şantiyelerde istihdam edilen çalışanlarla yaşanan alacak davalarında (mutad işyeri kavramından hareketle) çalışma süresi ve ücret alacakları konularındaki anlaşmazlıklarda çalışılan ülke mevzuatının öncelikli olarak dikkate alınması gerektiği hususunu en üst makam olarak bir kez daha vurgulamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu Kararında öne çıkan bir diğer önemli husus ise; taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesinde hüküm bulunmaması halinde, personelin bütün çalışmasının yurtdışında olması durumunda bile, Türk Hukukunun ve dolayısıyla 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekeceği saptamasıdır.