Büyük şehirlerde trafikte geçirilen süre zaman kaybı olarak görülüyor, ancak trafikte yalnızca zamanınızı değil, sağlığınızı da kaybediyoruz. Çünkü arabaların iç ortam havası, dış ortam havasından 6 ila 10 kat daha kirli oluyor.
Hava kirliliğine en fazla arabanızla trafikte olduğunuz saatlerde maruz kalıyorsunuz. Araba kullanırken; önünüzdeki araçlardan çıkan egzoz gazları, dış ortamdaki polenler ve diğer zararlı maddeler, sanki bir tünelin içinde gidiyormuşsunuz gibi pencerelerden veya kabin hava filtrelerinden arabanıza giriyor. Üstelik oldukça kompakt ve kapalı bir alanda olduğunuz için, bu maddelerin konsantrasyonları dışarıda olduklarından 6 ila 10 kat daha fazla oluyor.
Siyah karbon paracıkları kanserojen sınıfında
Özellikle dizel araçların egzozundan çıkan siyah duman en büyük kirletici sınıfında değerlendiriliyor. Çünkü siyah karbon parçacıkları, solunum yoluyla akciğerlere derinlemesine nüfuz ediyor. BM kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, siyah karbon parçacıklarını kanserojen olarak sınıflandırıyor. Amerikan Kalp Derneği ise bu parçacıkların kalp krizi ve felç gibi kardiyovasküler olaylardan kaynaklı erken ölümlere yol açabileceği konusunda uyarıyor. Parçacıklar ayrıca kronik bronşit ve çocukluk çağı astımını da tetikliyor.
Yeni araba kokusuna dikkat
Arabalardaki iç hava kirliliği yalnızca dış oram havasından kaynaklanmıyor. Çok beğenilen “yeni araba kokusu” da sağlığı tehdit ediyor. Çünkü bu koku, arabaların iç dizaynında kullanılan plastik ve deri parçalardan yayılan kimyasallardan kaynaklanıyor.
“Arabalarda güvenle seyahat etmek için seyir halindeyken camların açılmaması ve arabaların kabin hava fitreleri vasıtasıyla iç ortamda temiz hava dolaşımı sağlanması gerekiyor” diyen Hifyber Genel Müdürü Ahmet Özbecetek, güvenli seyahat için yapılması gerekenlere dikkat çekiyor:
“Arabaların kabin hava filtresi, iklimlendirme sistemindeki hava filtresi gibi çalışıyor ve tüm zararlı maddeleri filtreliyor.
Kabin hava filtresi 15 bin ila 30 bin kilometrede değişmeli
Kirli ve tıkalı bir kabin filtresi; havadaki alerjenleri, kiri ve tozu hapsedemez ve dış havadan 6 ila 10 kat daha kirli bir havayı solumanıza neden oluyor. Bu nedenle kabin hava filtresi ile dış ortamdaki polenlerin ve diğer zararlı maddelerin araçların yolcu bölmesine girmesini engellemek gerekiyor. Ancak ne yazık ki birçok araç sahibi bu filtrelerin varlığından habersiz olduğu için, tıkalı kabin filtreleriyle seyahat ediyor. Kirli ve tıkalı bir kabin filtresi, havadaki alerjenleri, kiri ve tozu yakalayamadığı için sürücü ve yolcuların her türlü çevresel kirletici maddeyle dolu bir havayı solumasına neden oluyor. Ayrıca, kabin filtresi tıkandığında aracın ısıtma ve klima sisteminin performansını da düşürüyor. Bu nedenle araçların kabin hava filtresinin 15 bin ila 30 bin kilometrede bir düzenli olarak değiştirilmesi gerekiyor” dedi.
“Filtrasyon medyası, nanoteknoloji kullanılarak geliştirilmeli”
“Günümüzde otomobillerin hava filtresi kabinlerinde kullanılan lifli hava filtreleri, çeşitli avantajlarına rağmen ultra ince toz partikülleri yakalamakta yetersiz kalıyor” diyen Ahmet Özbecetek, doğru filtrasyon için kabin hava filtrelerinde kullanılan filtrasyon medyasının nanoteknoloji kullanılarak geliştirilmesi gerektiğinin de altını çiziyor:
“Hifyber olarak nanoteknoloji kullanarak, geliştirdiğimiz “Nanofiber Kabin Hava Filtresi Medyası” ile kabin hava filtrelerinde yüksek filtrasyon verimi sağlayarak, ortam havasında bulunan; virüs, toz, polen gibi zararlı parçacıklara karşı yüzde 90 koruma sağlıyoruz.
Sürücü ve yolcuların sağlığını koruyor
Filtrasyon medyasındaki nanofiberler, filtre basınç düşüşünde önemli bir artış olmadan filtre verimliliğinde iyileşme sağlayarak, mekanik filtrasyon sağlıyor. Böylece 0,05 mikron kalındığındaki partikülleri kolaylıkla filtre edebiliyor. Ayrıca virüs içeren su damlacıklarını hızlı bir şekilde yok edip, araç içerisindeki sürücü ve yolcuların sağlığını koruyor” diyerek sözlerini tamamladı.