Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümüne liderlik eden Schneider Electric, binaları dijital teknolojiler kullanarak yenilemenin karbon emisyonlarını azaltmaya giden en etkili yol olduğunu ortaya koyan yeni bir araştırma yayınladı. Küresel danışmanlık firması WSP ile yürütülen araştırma, büyük bir ofis binasının enerji performansı ve karbon emisyonlarının modellemesine dayanıyor ve dijital çözümlerin binalardaki karbon emisyonlarını %70’e varan oranda azaltabileceğini gösteriyor.
Günümüzdeki binalar, küresel karbon emisyonlarının ortalama %37’sini oluşturuyor. Bu yapıların yaklaşık yarısının 2050 yılında hala kullanımda olması bekleniyor. Dolayısıyla, binaların enerji verimliliğini artırarak karbon emisyonlarının azaltılması kritik önem taşıyor.
Schneider Electric‘in Dijital Enerji iş birimi bünyesinde, enerji dönüşümünü hızlandırmak için bilime dayalı araştırma ve ürün inovasyonuna liderlik eden Dijital Enerji İş Birimi Başkan Yardımcısı Mike Kazmierczak, “Operasyonlardan kaynaklı karbon emisyonlarıyla mücadele, mevcut binaları ölçeklendirmede ve 2050 yılına kadar sıfır karbon hedeflerine ulaşmada en etkili yöntem. Yaptığımız araştırma mevcut binaları enerji tasarruflu, tamamen elektrikli ve dijitalleştirilmiş varlıklara dönüştürdüğümüz takdirde karbon emisyonlarını %70’e varan oranda azaltmanın mümkün olduğunu ortaya koyuyor ve sıfır karbon dünya için güçlü bir yol haritası sunuyor” dedi.
Araştırma sonuçları, mevcut binalarda ve ofislerde Schneider Electric‘in dijital bina ve güç yönetimi çözümlerinin kullanılmasının, üç yıldan daha kısa bir geri ödeme süresiyle operasyonel karbon emisyonlarını %42’ye varan oranda azaltabileceğini gösteriyor. Fosil yakıtla çalışan ısıtma teknolojileri elektrikle çalışan alternatiflerle değiştirilirse ve yerel yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip bir mikro şebeke kurulursa, tamamen elektrikli, tamamen dijital binalarda operasyonel karbon emisyonlarında %28 oranında ek bir azalma daha görülecek ve toplamda %70’e varan oranda azalma sağlanacak.
Binaların dijital teknolojilerle yenilenmesi ve güçlendirilmesi, günlük operasyonlarda aksamaların önüne geçerken aynı zamanda binaların ömrünü uzatıyor ve yaşam döngüsünü destekliyor. Öte yandan karbon emisyonlarını azaltma, hem yatırımcılar hem de kullanıcılar için binaları daha cazip ve değerli kılıyor. Ayrıca Boston Üniversitesi Küresel Sürdürülebilirlik Enstitüsü ve Schneider Electric Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan farklı bir araştırma da düşük karbonlu binalara geçiş sürecinin yaratacağı yeni istihdamın çevreye olduğu kadar ekonomiye ve topluma da değer katacağını ortaya koyuyor.
Sürdürülebilirlik ve karbon emisyonlarını azaltma alanlarında lider bir etki şirketi olan Schneider Electric, bağlantılı ürünleri, yazılımları ve sürdürülebilirlik hizmetleri ile kurumların enerji verimliliğini artırmasında, enerji israfını azaltmasında ve binalardan fabrikalara, veri merkezlerinden altyapı ve evlere kadar her alanda sıfır karbon stratejilerinin uygulanmasında öncü rol üstleniyor.